128
Views
Türkiye Yayıncılar Birliği her yıl ülkemizin yayıncılık sektörü verilerini derleyerek sektöre dair yıllık bir pazar raporu hazırlayıp kamuoyuyla paylaşmaktadır. 2024 yılının verilerini ve değerlendirmesini içeren rapora buradan erişilebilir
 
Ülkemizin ve dünyanın geçmekte olduğu ekonomik açıdan zorlayıcı dönem, üretim aşamasındaki neredeyse tüm girdileri ithal olan yayıncılık sektöründe hem enflasyon hem döviz oranlarının artışı nedeniyle maliyetlerin artması, yine enflasyon ve zor ekonomik koşullar sebebiyle okurların alım gücünün düşmesi; finansal kaynaklarda yaşanan gelişmelere göre yayın planlarının sürekli gözden geçirilmesi ve raflardaki kitaplara fiyat belirlemede yaşanan zorluklar; basılı ve dijital korsanın devam etmesi, izinsiz fotokopi çoğaltımlarının sürmesi gibi etkiler nedeniyle, pandemi sonrası dönem çoğunlukla normale dönmekteyse de, henüz tam olarak yoluna girmiş denilememektedir.
 
Ülkemizdeki katmanlı maliyet artışlarıyla ilgili, 2023 yılı Eylül ayında Türkiye Yayıncılar Birliği’nin yaptığı bir araştırmaya göre, maliyetler döviz bazında %84 artarken, yayıncıların belirlediği önerilen perakende satış fiyatlarında ise %15’lik azalma gözlenmiştir.  
 
MEB tarafından 2003-2004 döneminden beri yürütülen ücretsiz ders kitapları dağıtımı uygulaması, uzmanlığı ve bağımsızlığı ile zaten yüksek nitelikli eserler üretmekte olan yayıncılık sektörü paydaşlarının dahil edilerek yürütüldüğü bir uygulama olsaydı, sosyal devlet olma bakımından tüm ülke için yararı tartışılmaz olurdu. Ancak, bağımsız ve tüm uzmanlığıyla zaten sürekli kendini geliştirerek yüksek nitelikli eserler üreten eğitim yayıncılığımızın ders kitapları ve yardımcı kaynaklar alanında neredeyse “oyun dışı” bırakılması hem öğrencilerimiz hem sektörümüz açısından onarılması güç hasara sebep olmaktadır.
 
Yasadışı fotokopi ve korsan dijital paylaşımlarla durma noktasına gelen akademik yayıncılığımızın geldiği durumda başka yeni sorunlar da sektöre büyük tehdit oluşturmaktadır. CİMER’e yapılan şikayetler neden gösterilerek üniversitelerde akademisyenlerin kitap tavsiye etmelerinin yasaklanması şeklinde birtakım duyumlar Derneğimize ulaşmıştır. Bu da yine, zaten bitmek üzere olan akademik yayıncılığımızın çok zor günler geçirmesine neden olmaktadır.
 
Her ülkede eğitim yayıncıları ve eğitim içeriği üretenler, en gelişmiş içerikleri üretebilmeli ve öğretmenler, öğrenciler ve tüm eğitim paydaşları da diledikleri şekilde en iyi içerikleri alıp okuyabilmeli, bu içeriklerden yararlanabilmelidirler. Ancak bağımsız yayıncılığımızın zarara uğradığı, teşvik edilmediği bir çerçevede bu mümkün olamayacaktır. İçerik üretimindeki rekabetin azalması sebebiyle hem nitelik tam değerlendirilemeyecek hem içeriğin çeşitliliği de azalacak, bundan da sonuçta en olumsuz etkilenen yine öğrencilerimiz olacaktır.

YAYFED tarafından açıklanan veriler yalnızca bandrole tabi olan kitap üretimini kapsamaktadır. Bu veriye, bandrole tabi olmayan ve Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından üretilen kitaplar olan 182 milyon 368 bin 602 adet ile bandrole tabi olmayan ve 48 sayfadan az çocuk kitabı ve eğitim materyali olan yaklaşık 100 milyon adet de eklendiğinde, nüfusumuza göre kişi başına üretilen kitap adeti 8,2 olarak gerçekleşmiştir. Öte yandan bu üretim adetleri, 2018 yılı üretim verilerinin, artarda yaşanan krizler nedeniyle, hâlâ aşılamadığını bize göstermektedir.Hazırladığımız raporlarda segmentler bazında verdiğimiz tablolara konu perakende ve toptan sektörel büyüklük raporları, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin sektördeki aktörlerle yaptığı istişareler sonucunda hesaplanarak elde edilmiştir. Bandrol ve ISBN tabloları ise YAYFED ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı ISBN Türkiye Ajansı’nın verileri kullanılarak oluşturulmuştur.
Makale Etiketleri:
·
Makale Kategorileri:
KİTAP · MANŞET