36
Views

Bir kitabı içinizden okurken kelimeleri fiziksel olarak nasıl işleyip anlayabildiğinizi hiç düşündünüz mü? Bir cümleyi, ifadeyi, kelimeyi okurken beyninizde neler oluyor? Max Planck İnsan Bilişsel ve Beyin Bilimleri Enstitüsü’nden sinirbilimci Sabrina Turker de aynı şeyi merak ediyor ve “Dilin temsili üzerine çok sayıda sinirbilimsel araştırmaya rağmen insan beynindeki dilin organizasyonu hakkında çok az şey biliniyor. Bildiğimiz şeylerin çoğu az sayıda denekle yapılan tekil çalışmalara dayanıyor ve takip eden çalışmalarda doğrulanmadı” diyor.

Turker ve meslektaşları yakın zamanda yayımlanan çalışmalarında okumayı dilin belirli bir bağlamı olarak kullanarak bu boşluğu gidermeye çalıştı. Meta-analizleri 3.000’den fazla yetişkinden alınan fMRI veya PET beyin taramalarını içeren 163 farklı deneyden veri derledi. Deneyler tek tek alfabetik harflerden tam metinlere kadar çeşitli okuma görevlerini ve dillerini hedef aldı ve bunlar hem sessiz hem de yüksek sesle okundu.

Bazı deneylerde gerçek ve anlamsız sözcükler de kullanıldı ve bu da aynı anda hem tanıdık hem de yabancı bir şeyle karşılaştığımızda beynimizde tam olarak ne olduğunu anlamak için başka bir yol sağladı. Araştırmacıların açıkladığı gibi “Literatürde ve dilbilimciler dışında genellikle ‘okuma’ olarak kabul edilen şey genellikle semantik erişimdir [yani yazılı sözcüklerden anlam çıkarmak], buna karşın burada dahil edilen tüm görevlerin ortak noktası fonolojik işlemedir [yani beynin sesleri organize etme ve onlardan anlam üretme yeteneği].”

Bu çalışmadan elde edilen sonuçlar sol beynin okuma ve dil işlemeyle güçlü ilişkisini doğruladı ama aynı zamanda bu bağlamda beynin daha önce gözden kaçan bir bölümünün önemini de ortaya koydu: beyincik. Beyincik genellikle denge, hareket ve motor öğrenmeyle ilişkilendirilir. Turker ve meslektaşları sağ beyinciğin okuma görevleri sırasında aktif hale geldiğini ve yüksek sesle okurken belirli bölümlerinin daha aktif olduğunu buldular.

Sol beyincik harfleri veya cümleler ve pasajlar gibi uzun metin dizilerini okurken değil, kelimeleri okurken daha fazla aktif görünüyor. Sonuçlar araştırmacılar tarafından şu şekilde özetleniyor: “Sol serebellum (beyincik) okuma sırasında daha güçlü bir anlam oluşturma katılımı gösterirken sağ serebellum, muhtemelen konuşma üretimindeki rolü nedeniyle esas olarak genel okuma süreçlerine katkıda bulundu.”

Bu çalışma sessiz okumayla yüksek sesle okuma sırasında beyin aktivitelerinde farklılıklar buldu. Sessiz okuma beynin birden fazla bilişsel taleple daha fazla ilişkili olan bölgelerini kullanırken, yüksek sesle okuma görevleri daha fazla işitsel ve motor bölgeleri harekete geçirdi.

Okuma tekil bir aktivite türü gibi görünse de yeni çalışmanın sonuçları tam tersini söylüyor: Aslında farklı okuma türleri, bunu yapmak için çok sayıda benzersiz beyin bölgesi aktivasyonlarından oluşan bir kombinasyonu gerektiriyor. Çalışmanın yazarlarının iddia ettiği gibi bu bulgular “okumanın altında yatan sinirsel mimariye ilişkin anlayışımızı [genişletiyor], nörostimülasyon çalışmalarından elde edilen bulguları [doğruluyor] ve okuma modellerine ilişkin değerli sinirsel içgörüler sağlayabilir.”

O halde bir dahaki sefere kitap okurken bunun aslında ikinci doğanız olmadığını, daha çok karmaşık bir süreç olduğunu, bir dizi kelime ve harfi hayata geçirmek için rol oynayan birden fazla bölgenin senfonisine benzediğini unutmayın.

KAYNAKThe ‘reading’ brain: Meta-analytic insight into functional activation during reading in adults

Makale Etiketleri:
· ·
Makale Kategorileri:
MANŞET · VE DİĞER