31
Views

Hiçbir zaman bir ateşi iyice söndürdüğünüzden emin olamazsınız. Her zaman hâlâ için için yanmakta olan bir köz kalır geride.

Ailesiyle birlikte Arjantin’in kuzey adalarından birinde yaşayan çiftçi Wenceslao, yılın son gününe komşu adadaki akrabalarıyla kutlayacakları yılbaşı akşamının hazırlıklarıyla başlar. Fakat büyük aile masasında yine iki sandalye boş kalacaktır: Altı yıl önce ölen oğlunun ve bu kaybın acısını ilk günkü tazeliğiyle yaşayan karısının sandalyeleri. Bu boş sandalyeler aynı zamanda baba Wenceslao’yu anılarla sanrıların, gerçekle düşün birbirine karıştığı, bütünüyle başka bir boyutta yaşamaya mahkûm eden boşluklardır.

Saer, en çarpıcı romanlarından biri kabul edilen Muhteşem Limon Ağacı’nda, insan yazgısının belki de en büyük sorunlarından birini, acıyı ve bu acıya rağmen yaşamak zorunda olma halini tragedyaya yaklaşan bir romanla anlatıyor.

Muhteşem Limon Ağacı, Gökhan Aksay’ın İspanyolca aslından çevirisiyle…

“Saer, Arjantin’in Borges’ten bu yana çıkardığı en iyi yazardır.” 

–William Rowe

Makale Etiketleri:
· · ·
Makale Kategorileri:
KİTAP · MANŞET