116
Views

“Ah, Anne-Marie, varlığın ne kadar saf! Zavallı bir çocukluğun var, St. Léger’deki oğlanların yolladığı kartpostallar, üvey baban, çaresizliğin var. Hiçbir şey seni etkileyemez, hiçbir keşif, hiçbir suç. Hüzünlü bir hikâye gibisin, sokaktaki yapraklar gibi. Kendini bir şarkı gibi tekrarlıyorsun. “

 Amerikan edebiyatının kanonik yazarlarından James Salter, ilk kez Türkçede.

 1960’lar, Fransa. Yale Üniversitesi’nden terk, genç maceraperest Phillip Dean tatil için Paris’e gelir. Fakat bir süre sonra tekdüze ve kalabalık “turistik” yaşamdan sıkılır ve bir arkadaşından ödünç aldığı ‘52 model bir Delage ile Fransa taşrasını gezmeye karar verir. Gerçek Fransa’yı keşfederken, genç bir Fransız kızla, taş çatlasa on sekiz yaşındaki Anne-Marie’yle tanışır. Geçici işlerde çalışarak kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan Anne-Marie hayattan çok daha fazlasını isteyen, tutkulu bir ruha sahiptir. Phillip ve Anne-Marie’nin deyim yerindeyse son sürat başlayan ilişkileri, görkemli tarihi kadar saf güzelliğini de koruyan Burgonya kasabalarında yaşadıkları şehvetli zamanlarla devam eder. Bütün bunları bizlere bir üçüncü göz, isimsiz bir anlatıcı aktarır: Bazen sarsıcı bir gerçekliğin, bazense ateşli bir rüyanın, son sürat uçuruma giden bir arabanın içinden…

 Yirminci yüzyıl Amerikan edebiyatının klasiklerinden Bir Oyun, Bir Eğlence, Suat Kemal Angı’nın İngilizce aslından çevirisiyle…

Makale Etiketleri:
· ·
Makale Kategorileri:
KİTAP · MANŞET