Haftanın Kitaplığı – 5 Ocak 2025

Okuyacak çok kitap var seçmek zor diyorsanız yeni çıkan kitaplar arasından yaptığımız derlemeye göz atabilirsiniz

Uzuvların Dili

Yazar: Dylin Hardcastle

Yayınevi: Amorf Kitap

Zevkin, acının ve aktivizmin destansı bir öyküsü. – The Big Issue
 
Genç bir kızın doyurulmamış şehveti güçlüdür, özellikle de bu arzunun nesnesi en iyi arkadaşıysa. Bu öyle bir güçtür ki bir hayatı, bir aileyi yerle bir edebilir.
1980 yazında, cinsel tercihleri ve hayat hikâyeleri birbirinden farklı iki kadın sakin bir yaz gecesinde arzularının peşinden koşmakla onları bir kez daha bastırmak arasında bir seçim yapmak zorundadır. Biri kırgın bir evlilikten diğeri de trajik bir ilişkiden geçen iki kadın kendilerini bulmak için çıktıkları yolda aşka, anneliğe, evliliğe, yasa, geçmiş travmalara, seçimlere ve bağlara dair yepyeni deneyimler yaşarken, hayatları otuz yıl sonra bir yayınevinde kesişir.
 
1980’lerdeki AIDS salgını sırasında bayan roman küçük kasabalardan üniversitelere, sanat galerilerinden hastanelere, sokaklardan evlere taşarken bu iki hayatın neşe ve kederle, kayıp ve arzuyla inişli çıkışlı bir seyir izlediğini, yıllar boyunca birbirlerini gölgelediklerini ve sonunda en güzel ve şaşırtıcı şekilde birleştiklerini bize gösteriyor. Uzuvların Dili sanatın, dostluğun, kalp kırıklığının, neşenin ve bizi birbirimize bağlayan görünmez bağların samimi bir portresini sunuyor. Ayrıca bize yeni şarkılar, yeni sanatçılar ve sanatla ilgili öngörüler keşfetme fırsatı sunuyor.

Tarlakuşu

Yazar: Dezső Kosztolányi

Yayınevi: Telemak Kitap

Macar edebiyatının büyük ustalarından Dezső Kosztolányi’nin hayali taşra şehri Sárszeg’de dünyanın ilk günlerinden beri insanları perişan etmiş bir açmazın peşine düştüğü romanı Tarlakuşu, Dr. Erdal Şalikoğlu’nun çevirisiyle Péter Esterházy’nin sunuşuyla Telemak Kitap’tan çıktı.

Kosztolányi; Tarlakuşu’nda evde kalmış kızlarını bir haftalığına değişiklik olsun diye köye gönderen bir anne babanın hayatının sessiz altüst oluşunun hikâyesini anlatır. Artık yaşlanmış çift başbaşa kalınca uzun zamandır –sebepsiz yere– geri kaldıkları şehir hayatına karışır. Restorana giderler, tiyatro izlerler. Baba eski dostlarıyla içer, sarhoş olur. Evde kalmış kızlarının yokluğu varlığında konuşamadıkları şeylerin yüzeye vuruşunu tetikler. Çok sevdikleri kızlarına dair telaffuz edemedikleri, birbirlerine itiraf edemedikleri bir kusur onları yer bitirir.

“Tarlakuşu’nun çirkinliği bir sembol değildir. Bu çirkinlik, unutmayı, yok etmeyi çok istediğimiz, ama mümkün olmayan, her zaman geri gelen, her zaman bizimle olan, acımasız, tıpkı babasıyla birlikte olan bir kız çocuğu gibi, adlandırılamayan endişedir. Tarlakuşu’nun çirkinliği, yumuşak şişkinliği, donukluğu, agresif iyiliği: biziz. Bu kadar katı, bu kadar öngörülebilir, bu kadar kişiliksiz, bu kadar Macar olan bizim hayatlarımızdır. Tarlakuşu ebedidir. Kurtuluş yoktur. Küçük kuşumuz her zaman evine uçar.” – Péter Esterházy

Derimizin Olağanüstü Yaşamı – Dış Yüzeyimize Yakından Bir Bakış

Yazar: Monty Lyman

Yayınevi: Metis Yayınları

En sıradışı organımızı baştan aşağı inceleyen bu çalışma, deriye yazılmış bir aşk mektubu. Kitapta deriyi bir prizma olarak kullanarak farklı zaman ve mekânlara bir bakış atacağız; antik tarihten bilimin geleceğine, Papua Yeni Gine’de timsaha tapan insanların zarif dövmelerinden Miami Plajı’ndaki güneşperestlerin derilerindeki değişimlere uzanacağız.

Önce deriyi fiziksel açıdan katman katman inceleyeceğiz. Ardından beslenmemizin cildimizi etkileyip etkilemediği, cildimizi nelerin yaşlandırdığı ve güneş ışığının ne kadarının fazla olduğu gibi soruları, gerçek ile efsaneyi birbirinden ayırarak ele alacağız. Bu sorulardan yola çıkarak, dokunma kaynaklı acı ve keyiften, stresin cilt üzerindeki etkilerine kadar, deriyle zihni birbirine bağlayan merak uyandırıcı konuları inceleyeceğiz.

Deri ile zihin yakın arkadaştır ve başka hiçbir organ psikolojik açıdan bu denli önem taşımaz. Derimizin başkaları tarafından nasıl algılandığı –veya buna ilişkin kendi fikrimiz– zihinsel sağlığımızı etkileyebilir. Dış yüzeyimize yaptığımız yolculuğun son kısmında, deriyi toplumsal bağlamda ele alacağız. Deri bizi birleştirir: İnsan, başkalarıyla iletişim kurmak için deriyi kalıcı olarak işaretleyen ve dövme yapan tek canlıdır. Öte yandan, deri bizi ayırır: Deri rengi ve “kirletici” cilt hastalıkları toplumları bölerek, insanlık tarihinin gidişatını değiştirmiştir. Sonuç olarak, insan derisi fiziksel varlığının çok ötesindeki etkileriyle felsefe, din ve dil üzerinde iz bırakmıştır.

Hakikat Sonrası Şiir

Yazar: Ümit Güçlü

Yayınevi: Ketebe

“Şiir üzerine düşünmek, aynı zamanda geriye kalan her şey üzerine düşünmekle mümkün. Bu noktada bir seçim yapmamız zorunlu hâle geliyor. Ya düşünce tarihi ve sanat tarihi ile yoğun bir ilişki kurup bu ilişki biçimini şiirlerimizde görünür kılacağız ya da şair olmanın sadece şiir yazmakla ilgili olduğu yanılgısına kapılıp, daha konforlu ve daha kolay ulaşılan alanlardan şiire yaklaşmaya çalışacağız. Açıkçası sadece şiir yazarak şair olmaya çalışmanın doğru bir yol olduğunu düşünenlerden değilim.”
Hakikat Sonrası Şiir, şiirin tarihsel serüvenine dair geniş bir sorgulama yapıp, “post-truth” yani hakikat sonrası döneme karşı nasıl bir direniş gösterebileceğini tartışıyor. Şiirin hem toplumsal hem bireysel anlamda yitimini sorgulayan eser, şiir okurlarını, hakikatin ötesinde bir dünyanın sınırlarını zorlamaya davet ediyor. Ümit Güçlü, dijitalleşen dünyada sanatın nasıl form değiştirdiğini ve şairlerin bu süreçteki rolünü gözler önüne seriyor. 
Eleştiri ve şiir üzerine düşüncelerle dolu bu kitap, sadece şiir severlere değil, şiirin geleceğini merak eden herkese hitap etmekte.

Bugün Yeniden Başlıyorsun: Terapi Odasından Tavsiyeler

Yazar: Lucy Maddox

Yayınevi: Düşbaz

Attığımız her adımın temelinde psikoloji var. Eylemlerimizde, kararlarımızda, vazgeçişlerimizde, arzularımızda… İnsan olmanın doğasında duygu, dolayısıyla psikoloji var ve hissettiğiniz bütün o duygular
o kadar doğal ve geçici ki… Yeter ki bunun farkında olalım.

Uzman Klinik Psikolog Lucy Maddox’un da belirttiği gibi, biz bir hava durumu değiliz, gökyüzünün kendisiyiz. Ruhumuzda yağmurlar yağıyorsa bir daha hiç güneş açmayacağını düşünmek faydasız, kaldı ki bu doğru da değil.

Maddox, Bugün Yeniden Başlıyorsun’da yılı aylara bölerek bu süreçlerde duygu durumumuzda olacak muhtemel değişimleri ve bunları nasıl faydalı hale dönüştürebileceğimizi, danışanlarından örnekler vererek açıklıyor. 

Ayların da kimlikleri var, bu kimliklerin bizim ruhumuzda da bir tezahürü…
Yeni bir sen için yeni bir yıla hazır mısın?
O zaman haydi, bugün yeniden başlıyorsun.

Hayvanat Bahçesinde Yeni Yıl

Yazar: Sophie Schoenwald

Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları

Hayvanat bahçesinde yeni yıl coşkusu başlıyor!

Yeni yıl yaklaşırken kirpi ve arkadaşları, hem büyük bir kutlama yapacak hem de birbirlerine hediye vereceklerdi. Kirpi en sevdiği papyonu zürafaya, zürafa elinden bırakmadığı aynasını hipopotama hediye etti. Ne yazık ki kimse hediyesinden memnun kalmadı… Kahramanımız kirpi, bu duruma acilen bir çözüm bulmaya karar verdi!

Yılın en güzel zamanında paylaşmak ve başkalarını mutlu etmek üzerine eğlenceli bir öykü…

What's your reaction?