Futbol topları bir zamanlar deriye sarılı şişirilmiş domuz mesanesi kullanılarak yapılırdı. Eski Çin oyunu cuju da futbolun erken bir biçimiydi ve oyuncular tüylerle doldurulmuş bir top kullanıyordu. Ortaçağ İngiltere’sinde oyuncular mantar talaşıyla dolu deri kaplı şarap şişeleri bile kullandı.
Günümüzdeki futbol topunun şeklini alması 1844’ü buldu; çünkü mucit Charles Goodyear bu yılda vulkanize kauçuğun patentini aldı.
Goodyear vulkanize kauçuğun patentini aldıktan on bir yıl sonra, 1855’te ilk kauçuk futbol topunu yarattı. Bundan yedi yıl sonra da H.J. Lindon topu tekmelemeyi kolaylaştıran ve yuvarlak şeklini koruyan şişirilebilir bir kauçuk kese geliştirdi.
1951 yılında beyaz futbol topları standart haline geldi. Şirketler deriyi beyazlattı ve 1960’larda düzgün bir kalınlık elde etmek ve topların şeklinin bozulmasını önlemek için sentetik malzemeler kullanmaya başladı. Kış maçlarında top iyi görünsün diye de resmi turuncu futbol topları üretildi.
Günümüzde aşina olduğumuz siyah ve beyaz beşgenler ve altıgenlerden oluşan toplar 1960’larda popülerlik kazandı. Daha önce, deri futbol toplar birbirine dikilmiş 18 bölümden oluşuyordu: her biri üç şeritten oluşan altı panel. Bu tasarım toplam 32 panel için 12 beşgenle 20 altıgeni bir araya dikerek ortaya çıkıyordu.
Adidas’ın Telstar adını verdiği bu top, 1970’te Meksika’da düzenlenen Dünya Kupası’nda ilk kez sahneye çıktı. Topun siyah beşgenlerle beyaz altıgenlerden oluşan deseni onu televizyonda kolayca görünür hale getirdi. Topta oyuncular için de bir bonus vardı; siyah beşgenler sayesinde topun hareketini daha kolay takip etmeye ve topa daha kolay falso verebilmeye başladılar.
Adidas topun siyah-beyaz renk şemasını 2002’ye kadar korudu; ama 32 panelli buckyball’un modası çok uzun süre devam etmeyecekti. Adidas 2006 ve 2010 Dünya Kupaları için sırasıyla Teamgeist (14 panel) ve Jabulani (sekiz panel) tasarımlarıyla yeni nesil futbol toplarını piyasaya sürdü.
