39
Views

Abbas Kiarostami dünyanın neresinden olursa olsun insanların duygularına dokunan, evrensel ve şiirsel ve bir üslupla filmler yapan gerçek bir sinema ustasıydı. Basit, sıradan hikayeleri müthiş bir derinlikle anlattı. Onun filmlerini izlerken kendimizi dünyanın basit zevklerine ve hayatın anlamına yeniden bağlanmış buluruz. Kiarostami bizi hayata geniş bir perspektiften bakmaya, insanlığın özüyle temas kurmaya, insanlara olan inancımızı, nezaketimizi, dünyayı daha şefkatli bir yer haline getirmek için ortak bir çabada birleşmemizi teşvik eder.

Kiarostami’nin çalışmalarında tekrar eden bir metin-üstü alt akım vardır, bu özellikle Close Up ve Life, and Nothing More… gibi filmlerde yaygındır. Her iki film de yönetmeni hikayeye bir karakter olarak yerleştirir ve film içinde film olarak var olur. Close Up daha iyi bilinse de Life, and Nothing More… metin-üstünün kişisel olanla buluşmasının bir temsilidir. Yönetmen bir trajedinin ardından hayatına devam etmeye çalışan insanlar ve son filminde birlikte çalıştığı küçük bir çocuğu bulmaya çalışan bir yönetmen hakkında büyüleyici bir film yaratır.

1987 yapımı Where is the Friends House? yanlışlıkla okul arkadaşının defterini eve götüren ve öğretmeni tarafından azarlanmaması için defteri ona geri vermeye kararlı olan küçük bir çocuğun hikayesini konu edinir. Bu, nezaketin önemi ve çocukken sahip olduğumuz ve büyüdükçe genelde yok olan nitelikler hakkında küçük bir alegoridir ve yetişkinleri genç benlikleriyle ve dünyaya bakmanın en saf haliyle temas halinde kalmaya teşvik eder.

Hikaye burada bitmez ve Kiarostami 1992 yapımı Life and Nothing More… filminde karakterlere geri döner. Bu filmde bir depremden sonra Koker kasabasına dönen ve aynı kasabada çekişmiş Where is the Friends House? filminde başrol oynayan çocuğu bulmaya çalışan bir yönetmenin (muhtemelen Kiarostami) hikayesini anlatır.

Daha önceki filmlerinde ele aldığı aynı temaların uzantısı olan bu film nezaket, şefkat ve topluluğun önemine odaklanıyor ve insanların birbirleriyle hikayeler paylaştığı ve korkunç bir şeyi katlanılabilir kılmaya çalıştığı, basit anlardan oluşan bir koleksiyon oluşturuyor. Kendileri olarak ortaya çıkan, onları ilişkilendirdiğimiz hikayeden uzak organik ortamlarda görünerek yönetmenliğin ve dördüncü duvarın illüzyonunu yıkan kişiler sebebiyle bu film aralarında en dikkat çekici olanı. Bir film içindeki en dokunaklı filmlerden biri. Yönetmen hikayelerin karanlık zamanlarda bize nasıl yardım edebileceğin dair dokunaklı bir portre yaratmak için kendini hikayenin içine yerleştiriyor ve Kiarostami’nin filmlerinin nihai amacının bizi hayata ve çevremizdeki insanlara yeniden bağlamak olduğunu söylüyor.

görsel: 76-Minutes-and-15-Seconds-with-Abbas-Kiarostami.

far out magazine

Makale Etiketleri:
· ·
Makale Kategorileri:
FİLM/DİZİ · MANŞET